Boşlukları doldurmak

by Pınar Kabil

Daha küçücük  bir çocukken, eğitim hayatımız boyunca hep boşluk doldurtular bize. Kah bir kelimedeki boşluğu bir hece ile, kah bir cümledeki boşluğu bir kelime ile, bazen de bir paragraftaki boşluğu bir cümle ile doldurmamız istendi. Doldurduğumuz her boşluk için bir puan belirlediler, biz de seçtiğimiz hece, kelime ve cümle kalitesine göre o puanlardan hak ettiğimizi aldık. Peki yaşadığımız şu gerçek hayatta, siz neyi dolduruyorsunuz veya size neyi doldurmanız isteniyor, veya siz kime neyi doldurmasını istiyorsunuz? Ve hayattaki boşlukları doldurduğumuzda durum ne oluyor, puan mı kazanıyorsunuz yani?

“Boş” ile başlayan birçok cümle var hepimizin kullandığı; bardağın yarısı boş derken, negatif bir kişilik olduğumuz söylenir, “yarısı dolu desene, ne kadar karamsarsın, çağırma öyle şeyler ayol.. aaaa” , ama boş işte bu bardağın yarısı boş, , bunu da birinin görmesi ve ona göre önlem alması gerektiği hiç düşünülmez. Sonra bir fikri dinletmek için, uzun sıkıcı yorucu cümleler kurarak, karşı tarafı ikna etme yolunu seçen birine “ boş boş konuşuyorsun” deriz. Hiç düşünmeyiz, bu kişi neden boş boş konuşuyor olabilir? Belki de karşısındaki kişi, kısa dolu dolu konuştuğunda, onun gerçekten anlatmak istediğini anlamamıştır bundan önceki tecrübelerinde. O da uzun uzun anlatma yolunu seçmiştir. Boş konuşan insanın, neden boş konuştuğunu anlamak yerine, hemen yargılayıp hüküm vermek bence boş bir davranış.

Boş kelimesi aslında çok anlam yüklü dolu dolu bir kelimedir. Bazen hayat bile kurtarır; düşünsenize toplu taşımadasınız ve boş bir yer buldunuz, işte hayatın anlamı bu “boş” kelimesindedir o an. Yine sabah işe gitmek üzere çıkmışsın yola, Bebek kafeye gidip boş boş denize bakıp çayını içmek,tostunu ısırmak kadar, boşluğu dolduran , boş  ve güzel bir hareket var mıdır? Kafayı boş tutmak keza aynı güzellikte.  “ Bu akşam kafam çok dolu, seninle görüşemicem” dediğiniz sevgilinizden okkalı dolu dolu bir sitem yediğinizde  neler düşünürsünüz ? “ Ama ama bardak, yarısı doluydu, değil miydi yoksa? Ama bana hep böyle söylemem , negatif olmamam tembihlenmişti…”

Tertemiz geldiğimiz, yani bomboş geldiğimiz şu dünyada, yaş kemale erdiğinde, eğitim sistemin çarkına bir düşeriz, pir düşeriz. Çar çöp ne varsa doldururlar içimize. “Aa bak Ayşe Hanımın oğlu takdirname almış, Bak Hüsnü Bey amca’nın kızı lks’den yoksa Teog mu desem yok yok oks, lys, ygs’miydi yoksa amannn neyse ya o üç harflilerden biri, yok ya artık dört harfliler de var sanırım offff.. Bu sınavların birinden beşyüz tam puan almış… Herkeste vardır bu türden bir muhabbet parçası. Doldurdular çocukları garip, kullanışsız, gerçek hayat ile asla uyum içerisinde olmayan garip bilgiler ile.  Pratik uygulama sıfır noktasında, teori, sanki tüm mezunlar bilim insanı olacak şekilde fizik ,kimya matematik zirve noktasında..  İçlerinde  birazcık boşluk kalırsa çocukların, oraya da aileler, hayata dair bilgiler, sevgi, şevkat, vicdan, saygı gibi güzellikler koymaya çabalıyor günümüzde…

Buradaki doluluk kirlilği, boşluk ile yer değiştirse ne kadar güzel toplumlar oluşur… Daha lise sıralarına gelmeden, çocukların boşluklarını çar çöp ile dolduruyoruz. Lise başlıyor çocukta yer yok ki, alttaki bilgileri “zip” leyip üzerine  yeni boş bilgiler ekliyor bizim eğitim sistemi. Ardından  bir üç harfli ile hazırlayıp, üniversiteye gönderiyoruz.. Mesleki anlamda  çok az bilgiyle mezun ettğimiz gencimizi , iş hayatındaki boş yerleri doldurmasını bekliyoruz….

Boş senaryo bunlar. Bizim doldurduğumuz  çocukları, yenilemek ,  güncellemek için yeni sürüm programı yüklemek üzere yurtdışındaki eğitim kurumlarına gönderiyoruz, bir nebze temizlenmiş, birşeyler öğrenmiş şekilde yeni sürümüyle geri geliyorlar. Bu şeklide iş hayatında gerekli performansı gösterebiliyor, mesleklerine adapte olup mutlu bir şekilde çalışma hayatına daha kolay adapte olabiliyorlar.

Hayatta bizim içimizi dolduran o kadar çok çöp var ki, yaşayan çöpler, dağ gibi birikmiş çevremizde. Artık o kadar büyük birikimler var ki, gaz çıkıyor içlerinden, kötü kokuyorlar, rahatsız ediyorlar. Siz siz olun, bu hep doldurmaya meyilli yaşam  çarkına , mutlak suretle az da olsa içinizde bir  “ BOŞLUK” ayırın, herşeyden çok , o lazım olacak size. Doldurduğunuzda kimse size bir puan vermiyor gerçek hayatta, sadece birilerinin cebi doluyor o kadar…

Sevgiyle, hoş ve boş kalın…

Pınar Kabil

Erete Bilgi ve Güvenlik Sistemleri

Pinar.kabil@erete.com.tr

Yıldız Teknik Üniversitesi Matematik&Network Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Üniversite yıllarından itibaren çalışma hayatındaydı. Önce bilgisayar programcılığı sonra Network mühendisliği ,akabinde tecrübelerini birleştirdiği ekip arkadaşları ile kurucusu olduğu şirkette Güvenlik Sistemleri konusunda projeler üretti.. Yaşam Boyu Öğrenme prensibiyle herdaim kendine uygun eğitimler ile hep güncel versiyonunu kullanmayı tercih etti. ICF ( International Coach Federation) onaylı eğitmen oldu ve yüzlerce kişi yetiştirdiği ve bundan sonra da yetiştireceği @pinarkabilakademi 'yi kurdu. Dijital Dönüşüm, Liderlik, Beden Dili, Networking, Satışta Ustalaşma, Proje Yönetimi, X,Y,Z kuşakları arasındaki Dijital Çatışma, Geleceğin Meslekleri, Geleceğin Çalışma Şekilleri gibi eğitimler ile birçok kişi ve kuruluşa yol açıp koşmalarını sağladı, sağlayacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Top