Dünyanın karmaşıklığı ve eğitimde çoklu disiplin yaklaşımı artık gençlerin daha başarılı olabilmek için daha fazlasını bilmeye ve daha fazlasını yapabilmeye olan ihtiyacını gösteriyor. Peki, gençlerin aldığı örgün eğitim, gençleri gerçekten ihtiyaç duydukları bu yeteneklerle mi hazırlıyor? Mesleki bilgi, beceri ve yetkinlikler gençlerin eğitim ve daha sonraki hayat boyu öğrenme süreçlerinde hangi stratejiler ile arttırılabilir?
Örgün eğitim sisteminin, dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Endüstriyel Çağ için iyi olan fakat Bilgi Çağı için pek de elverişli olmayan akademik nitelikleri arttırma yönünde daha kuvvetli bir yapıda olduğu şüphesizdir. OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)’ne göre şu anda okulların içinde bulunduğu ikilem, yeteneklerin mi yoksa bilginin mi daha kolay öğretilebileceği ve iş hayatında yetkinlik kazanma yerine o iş sürecini dış kaynak kullanarak çözmenin ne kadar efektif olduğu çelişkisidir. OECD’den Prof. Andres Schleicher’dan alıntı yapılan yandaki grafik, 1960’tan bu yana işgücünde hangi işlemlerin gelişip hangilerinin gerilediğini gösteriyor. (1)
Otomasyon geliştikçe rutin öğelerle çalışan işgücü talebinde düşüş olmakta, karmaşık olmayan bilgileri kullanarak bilgisayarlar ve robotlar, bazı işleri insanlardan daha iyi bile yapabilmekte ve rutin bilişsel işlemlerin yoğun olduğu işgücünde de düşüş yaşanmaktadır. Küresel bir ekonomide, maliyet verimliliği açısından da, tüm bu işlerin dijitalleştirilebilmesi, otomatikleştirilebilmesi ya da dış kaynaklı olabilmesi amaçlanmaktadır.
Öyleyse kendimize sormamız gereken soru, gençlere başarılı olabilmeleri için, hangi anahtar eğitim stratejileri ile yetkinliklerini ihtiyaç duyduğumuz bu rutin olmayan etkileşimli ve çözümlemeli işi gücüne yönelik öğretimi sağlayabileceğimizdir. Küreselleştirilmiş bu yeni ekonomide revaçta olanlar, uzmanlaşmış fikirler ve karmaşık iletişimle uğraşanlardır. Kendi meslek dalında, konusuna ait özgün ve yoğun bilgiye sahip güçlü çalışanlar her zaman kayda değer bir öneme sahip olmakla beraber günümüzde bu yeterli değildir.
Akademik çevre insan başarısında büyük rol oynar. Akademik eğitim, araştırma, disiplin ve zorluklar ile sağladığımız bilimsel, teknolojik, medikal ve sosyal devrimler, bizi bugün birçoğumuzun hoşlandığı refah düzeyine taşımaktadır. Birçok genç için üniversite eğitimi doğal bir tercihtir. Eğitimciler akademik öğretimin oynadığı bu güçlü rolün devamlı olacağını öne sürüyorlar ancak insanlar, yalnızca bir öğretim sisteminin varlığına odaklanılmaması gerektiğinin de farkına varıyorlar. Evet, elbette başarılı bir şekilde topluma katılım, dünya işlerine hazırlık ve kişisel oluşum için akademik ilkelere bağlı bilgi, yetenek ve anlayışın kritik bir yeri vardır. Ancak akademik ilkeler, bu yeterlilikleri oluşturabilecek tek ilke değildir. (1)
Modern bir eğitim müfredatının mevcut akademik eğitimin ilerisine geçmesi gerektiği açıkça görülürken, aslında okulların çoğu, geçen yılın final sınav performansları ya da onların akademik test sonuçlarına göre değerlendirilmektedir. Ancak daha ilerisine gidebilecek bir akademik müfredat, öğrencileri ileride ihtiyaç duyacakları gereksinimlere göre layıkıyla donatabilir. Yaklaşımlardan en geçerli olanı, Akademik ve Mesleki yeterlilikleri, 21. yüzyıl Beceriliyle kombine etmektir.
Dünyada ve Türkiye’de birçok yenilikçi eğitim kurumu kendi müfredatlarını 21. yüzyıl yeni eğitim yaklaşımına paralel ele almaktadır. Ancak günümüz yenidünya ekonomisinde aranan yaratımcı yetenekleri, yenilikçi ve kritik düşünmeyi, problem çözme kabiliyetini ve karar verme yeteneğini, öğrenmenin kendisini öğrenmeyi, farkındalık yaratabilmeyi, modern iletişim yeteneklerini, organizasyon kurabilme ve yönetebilmeyi bu müfredat ile sağlayabiliyor muyuz? Daha önemlisi gençlerin kendi meslek dallarında bu yeni ekonomi ihtiyaçlarının ne kadar farkında olduğudur.
İşverenler akademik yeterliliklerin yanında mesleki yeterliliklerin de öneminin farkındadır:
Rekabet düzeyi yüksek şirketler, çalışanlarının örgün eğitimle sahip oldukları yetkinliklerin yanında formel olmayan eğitimle kazandıkları yetkinliklerin kayda alınmasına ve geliştirilmesine önem vermektedirler. Yapılan uluslararası çeşitli araştırmalar, kişinin kazandığı mesleki bilgi ve becerilerin %70-90’ının formel olmayan yollarla olduğunu gösteriyor. Formel olmayan öğrenmenin yolları, başkalarından öğrenme, iş başında öğrenme vb. olarak karşımıza çıkmaktadır. (2)
Tüm bu amaçlar için PBL (Project Based Learning) Proje Tabanlı Eğitim yaklaşımı basit ama etkin bir eğitim metodudur. Yandaki şekilde farklı eğitim yaklaşımları için eğitimin etkinliği irdelenmektedir. Yaparak, kendi başına gerçekleyerek eğitim ve bundan daha iyisi akran eğitiminde rol almak gençlerin yapabileceği en gerçekçi etkin yaklaşımdır. (3)
Gençlerin kendi mesleki yeterliliklerini akademik eğitimleri sırasında geliştirebilmeleri için ne yapmaları gerektiğini, çalışma hayatında ise bunları geliştirerek daha üst pozisyonlarda kariyer sahibi olabilmeleri için hayat boyu öğrenme süreçlerini nasıl ele alacaklarını “Mezun Olunca Ne İş Yapacağım?” adlı makalemde bulabilirsiniz. (4)
Bunun yanında bilgi ve iletişim araçlarını kullanma yetkinliği (e-Beceriler) günümüz iş dünyasında vazgeçilmez bir ön koşuldur. Hangi meslek dalında olursa olsun ICT (Information & Communication Technologies) Bilgi ve İletişim Teknolojileri çalışma araçlarını etkin bir şekilde kullanmak bugün ülkemizde “Bilgisayar okuryazarlığı” olarak görünen temel bilgisayar kullanımı yetkinliklerinden çok daha ötedir.
Ofis programlarını etkin kullanabilmek, web sitesi veya blog hazırlama ve yönetme araçlarını çok iyi bilmek, sosyal ağları etkin şekilde kullanmak, internet ortamında çok iyi içerik yöneticisi olmak ve görsel malzemeleri içeriklerde çok iyi kullanabilmek, Türkçe dilini güzel kullanmak ve yazım tekniklerine hakim olmak, bugünün bilgi çağında temel e-becerilerdir. (5)
Bilişim Teknolojileri alanında mesleki yeterlilikler hakkında daha gelişmiş bilgi alabilmek için Avrupa e-yetkinlikler çerçevesi internet sayfalarını tavsiye ederim. (6)
ICT kullanımının içinde bulunduğumuz Bilgi Çağında ne kadar önemli olduğunu gösterecek bir resim çizmek gerekirse, örneğin bugün yayınlanan birkaç gazetenin geçtiğimiz haftaki sayılarının içerdiği toplam bilgi, 18. yüzyıldaki bir insanın ömrü boyunca edinebileceği bilgiden daha fazladır. İnsanlığın sadece bu yıl ürettiği eşsiz bilgi, son 5,000 yılda üretilenden daha fazladır. Gençler bu yeni bilgilere verimli bir şekilde erişebilmek ve değerlendirebilmek için becerilerini geliştirmelidirler. Tüm bu bilginin, kendi mesleki görev ve sorumluluklarını daha etkin ve verimli bir şekilde sürdürmelerini sağlamalıdır. Bu bilgi patlamasından istifade etmelerinin bir yolu ICT’yi doğru kullanım becerileridir.
Gelişen bilgi teknolojileri, insanları yalnızca bulundukları şehirde ya da ülkede yaşamayı değil, tüm dünyada yaşamayı öğrenmeye zorunlu kılmaktadır. Gençler 21. yüzyılda daha çok insanın bireysel olarak bağlantıya geçebilmesi ve işbirliği yapabilmesi için, tüm vatandaşlık görünümlerini anlayabilmelidirler. Kendi ülkenizde olup bitenleri göz önüne almak, dünya üzerinde nasıl olup biteceğini tahmin edebilmek için yeterli değildir.
Gençlerin, talep edilen 21. yüzyıl becerilerine sahip olabilmeleri için, yenidünya ekonomisinde, bilgi içeriğini birleştirebildiğini, sentezleyebildiğini ve yaratıcı bir şekilde uygulayabildiğini ispatlaması zorunludur. 21. yüzyıl becerilerinin değerlendirilmesine bağlı olarak öğrencilerden eğitimleri boyunca bilgi içeriğini kritik düşüncelere uyarlayabilmeleri, problem çözebilmeleri ve analitik görevler yapabilmeleri istenir.
(1) Skills, Knowledge and Competencies – Mike Lloyd
(2) Yetkinlikten Ne Anlıyoruz?
(3) High Performance Schools – Mike Lloyd